
Trenle Bulgaristan’a gidiyoruz!
Instagram’dan bizi takip edenler bilir belki. Bu yolculuk uzun süre sonra Yalçın’la Atlas’sız ilk seyahatimiz olacak. Atlas’la vedalaşıp, yola koyulduk. Evimiz yakın olduğu için yürüyerek Marmaray’a geçtik. Bindiğimiz durak Ayrılık Çeşmesi’nden, Halkalı’ya toplam 45-50 dakikada vardık. Hatta ben bir ara ya yol daha uzun sürerse de geç kalırsak diye çok panikledim, ne geç olması 1 saat erken vardık:/
Halkalı’da Marmaray’dan indiğimiz yerden çıkınca bekleme salonu var. Erken gittiğimiz için beklememiz gerektiğini söylediler. Sanıyoruz ki çok yakında bir market vs yok, herkes bisküvileri bir tane işportacıdan aldıklarını söylüyordu, biz garanti olsun diye yola çıkmadan yanımıza aldık:)
Biletlerimizi bir hafta öncesinden Sirkeci’den aldık. Pazar gecesi mi dönsek diyorduk ancak yer kalmadığı için Pazartesi için bilet aldık. Toplamda gidiş dönüş 836 lira ödedik, çünkü EURO!?’nun önlenemez yükselişi! Altta tam tutarlar yazmıyor, her sefer için 3er bilet var gibi görünüyor o yüzden tutarı size ayrı ayrı paylaşayım:
2 Kişi Halkalı – Sofya: 445 TL
2 Kişi Plovdiv – Halkalı: 391 TL
Tabi ki biletlerde de gördüğünüz üzere Halkalı-Sofya arası, Plovdiv-Halkalı arasından daha uzun sürüyor ve fiyatı az daha pahalı.
Gara 1 saat erken gittk, bir süre bizi yönlendirmelerini bekledik. Garın hemen içindeki bekleme odasında biraz bekledikten sonra, trene binebileceğimizi ilettiler. Tren aslında yolculuklarda uyuyabilenler için rahat bir ulaşım türü bana kalırsa. Ben gidişte pek uyuyamadım o ayrı ama dönüşte süreci öğrendiğimizden olsa gerek sınır kapılarından sonra bir uyumuşuz ki sormayın.
Odalarda 1 adet fiş, 1 adet buzdolabı, lavabo, eşyalarınızı asabileceğiniz askılar ve bavul/çanta koymak için raf mevcut. Temiz çarşaflar, yastık kılıfları ve battaniye hazır bulunuyor. Yatakları yapması da kolay. Bu arada battaniye için de nevresim değil, çarşaf veriliyor, çarşafın üzerine seriyorsunuz direkt kullanmamak için ama ben böyle olduğunu bilsem belki yanıma en azından nevresim alabilirdim battaniyeyi içine koymak için. Çünkü temiz çarşaf ve yastık kılıfları veriliyor olsa da, battaniye belli ki her seferinde yıkanmıyor.
Yalnız fişte sürekli elektrik gidip geliyor, o yüzden telefon takılması önerilmiyor, aklınızda olsun. Hem vagonda deneyenlerden hem de görevli abiden öğrendik bunu. Biz yanımıza iki tane powerbank aldık, o yüzden trende onları kullanmayı tercih ettik.
Bu arada içeriden bir çevirmeli kilit var, içeride kilitleyebilirsiniz ama dışarı çıktığınızda kilitleyemiyorsunuz.
Vagonun iki tarafında da ortak kullanım tuvaletler var, beklediğimden temizlerdi, zaman geçtikçe biraz kokuyor gibi ama inanın beklediğimden çok daha iyi durumdalardı.
Gelelim yolculukta sizi neler bekliyor:
🚂Siz trene bindikten sonra önce bir bilet kontrolü yapılıyor.
🚂Bir süre sonra tekrar gelip biletler alıyorlar ve bir kağıda isim-soyisim, pasaport no, imza ve pasaportu aldığınız ülkeyi yazmanız isteniyor (dönüşte görevliler yazdı). Sonra sınıra gelene kadar gelen giden yok uyuyabilirsiniz:)
🚂Kapıya geldiğinizde zaten size haber veriyorlar, eşyalarınızı bırakıp (biz değerli şeyleri yanımıza aldık) pasaport kontrol noktasına gidiyorsunuz. Biz harcı daha önce yatırdığımız ve pul almamıza gerek olmadığı için ve bir de üzerine hızlıca hazırlanıp trenden inince kuyruğun başındaydık, trenden inip geri binmemiz maksimum 10 dk sürdü. Bizim arkamızda ise kuyruk olmaya başlamıştı.
Yurt dışı çıkış harcını hangi yöntemlerle alabilirsiniz merak ediyorsanız, şuraya tıklayabilirsiniz:
Yurt Dışı Çıkış Harcı Ödeme Yöntemleri
🚂İşlem bittikten sonra tekrar trene dönüyorsunuz, herkes bindikten sonra polisler gelip tekrar bir kontrol yapıyor, sanırım bazen arama da yapabiliyorlarmış, ancak bizde arama olmadı. Yine de tüm bu pasaporta git gel, polislerin kontrolü derken 1 saat geçti Kapıkule’de.
YAVRUSU OLANLARA NOT: çocuk da tabi ki pasaport kontrole falan gitmek zorunda olduğu için, insanlar çocuklarını uyandırdı, küçük olanları kucaklayıp kontrolün oraya geçti. Genel olarak yolculuk sorunsuz olabilir ama pasaport kontrol kısmında çocuk birazcık helak olabilir, bilmenizde fayda var.
🚂Sonrasında kontrol olmayacak mı, gittikçe gidiyoruz dediğimiz bir anda, tren durdu. Bulgar polisi girip pasaport kontrolü yaptı.
🚂Peki biz ne yaptık, kalktık giriş damgasını bastırmak için üstümüzü giyindik, hazırlandık. Fakat kapıları açmadıklarını fark edince öğrendik ki burada Türkiye’den farklı olarak polisler gelip pasaportları toplayıp gidiyor, damgayı vurup tekrar geri getiriyorlar, yani siz trenden inmiyorsunuz. Yalnız çok çok çok uzun sürüyor, bekleriz uyumayız diyorduk ama uyuyakalmışız artık. Saat 4:00 gibi vardık, tren tekrar hareket ettiğinde saat 6:00’yı geçiyordu. Haliyle saat 8:40’ta varacağımız Sofya’ya oranın saatiyle 10:30’a doğru vardık.
Sonrasında ise serbest zaman!:) Sofya’ya kadar uyuyun derim ben. Ama ben ne yaptım, Plovdiv’e geldiğimizde bir uyandım, bir daha uyku yok:) En son artık hazırlandık, yatakları kapattık falan derken daha hala Sofya’ya çook vardı:)
Dönüşte yine Bulgaristan sınırında (kontrol Svilengrad’da) tren’den inmiyorsunuz, süreç aynı. Yalnız Kapıkule’de eşyalarınızı indirip önce pasaport kontrolünden sonra da ayrı bir
alanda X-Ray’den eşyalarınızı geçirmeniz gerekiyor. Dönüşte Bulgaristan’da çok daha az oyalandık (yaklaşık 50 dk) ama Kapıkule biraz daha uzun sürmüş olabilir, biz işimizi halledip hemen trene döndük ve kalmasını beklemeden uyuyakalmışız :)) o yüzden de hatırlamıyoruz ne kadar sürdüğünü.
Bu saatler yolcu sayısıyla direkt doğru orantılı, giderken neredeyse boş yer yoktu, dönüşte ise 56 kişi falan varmış sanırım toplamda. O nedenle özellikle Bulgaristan’da süre kısalmış olabilir.
İlk defa böyle bir tren yolculuğu yapıyoruz, değişik bir tecrübe oldu bizler için. Neyle karşılaşacağımızı bildiğimiz için muhtemelen bir sonrakinde daha çok uyuyabilirim, bir daha trenle gider miyiz derseniz bence uzun sürmesine ve şu bekleme kısmındaki sıkıntılara rağmen galiba gideriz.
Sorularınız varsa mutlaka sorun, bildiğimiz bir şey ise seve seve cevaplarız.
İyi seyahatler!

