DENEYİMLER VE SEYAHATLAR,  GEZİ

Atlas’la yeniden uçağa bindik

Sanıyorum ki ben Atlas’tan kat kat daha heyecanlıydım bu yolculuk için. Alsace bölgesinde olan tatilimiz için Sabiha Gökçen’den Basel-Mulhouse Havaalanı’na yaklaşık 3 saatlik bir yolculuğumuz olacaktı.

Bundan 3.5 yıl önce Atlas’la ilk seyahatimizi yine Fransa’ya, Lyon, Annecy ve Cenevre’yi gezmek için yapmıştık ve o zamanlar 13 aylık olduğu için hem daha yeni ayaklanmıştı, daha çok kucağımdaydı, hem öğlen uykusu uyuyordu, hem de şimdiki hali gibi çabuk sıkılmıyordu! 🙂 O yazıyı şurada bulabilirsiniz:

Atlas’la ilk kez uçağa bindik: 3 saatlik Sabiha Gökçen- Lyon uçuşu

İşin aslı yine sıkılmazdı belki ama son dönemde Sabiha Gökçen Havaalanı’ndaki pasaport kuyruğu ile ilgili sıkıntıyı duyunca kapısı 13:40 gibi açılacak 14:25 uçuşu için biz saat 10:00 olmadan havaalanındaydık.

Ancak hiç umduğumuz gibi olmadı. 09:40 gibi havaalanına giriş yaptık ve 10:05 gibi iki güvenlikten de pasaport kuyruğundan geçmiştik. O kadar uzun bir süre ki yalnız Atlas değil biz bile sıkıldık biraz. Tek başımıza yada İkimiz olsak muhtemelen yanımızda kitap vs getirirdik ama Atlas’la olacağımız için onunla vakit geçirmek gerektiğini düşündük. 

Yanımıza neler aldık?

Bu yolculuk için yeterince hazırlıklı sayılmayız, son dakika çantamıza koyduğumuz bir aktivite kitabı ve bir çizim tableti hariç yanımızda bir şey yoktu.

Allahtan Yalçın tabletini almıştı da, Atlas orada resim çizerek uçakta çok oyalandı.

Yiyecek olarak ise Züber, sakız, çubuk kraker gibi şeyler alsak da havaalanında ben kahve içerken o da tatlı yemeyi ihmal etmedi.

Neler yaşadık? Zor oldu mu?

Aslında başta güvenlikten ve kontrolden geçerken hiç bir problem olmadı, sakince ettafı inceledi, bizim yönlendirmelerimize uydu. Biz de kısa süre sonra hemen oturup bir şeyler yiyip içtik. Başta keyifle yedi, biraz getirdiğimiz çizim tabletine baktı derken sonrasında bizleri olduğu gibi onu da hem gürültü hem de kalabalık biraz zorlamaya başladı. Daha önceki seferde bunu anlamamıştık, çünkü hem uçağa binmeden önce uyumuştu, hem bu kadar beklememişti hem de etrafta bu kadar uyaran olsa da bizim kucağımızda muhtemelen daha güvende hissediyordu. 

Biz otururken bir anda çok yoruldum, ses beni rahatsız ediyor demeye başladı, neredeyse ağlamaklı oldu. Dolaşalım diyorum istemiyor, arabana bin öyle gezelim diyorum olmuyor, bir türlü anlamadık. Hatta telefonda oyun oynamasını önerdim, onu bile reddetti. Ben hasta mı oluyor acaba diye çok endişelendim başta, o yüzden diye düşündüm. Hep uçağa bineceğimizi söyleyip uzun bir süre tek bir uçak bile görmeyince de ona mu sıkıldı acaba dedim. En sonunda uçaklara bakalım dediğimde ikna oldu ve gitmeden önce kısa da olsa biraz ağladı. Kucağıma alıp götürürken sakinleşti ve uçakları görünce rahatladı.. Üstelik ilk bulunduğumuz noktadan daha sakin bir yerdi burası. O an telefonuma gelen mesajla aydınlandım. Bu defa ben değil ama Yalçın, Atlas’ın kalabalık ve gürültüden yorulduğunu ve gerilmiş olabileceğini ve buranın Atlas için çok yeni ve büyük olduğunu söyleyince taşlar yerine oturdu. 

Sonrasında bol bol uçaklara baktık, biraz dolaştık, bir kaç dergi aldık ve kapımızın oraya gidip saatimizin gelmesini bekledik. Sonrasında uçağ binene kadar herhangi bir problem yaşamadık.

Aynı şekilde de uçağın inişi ve kalkışı sırasında merakla dışarıyı izledi. Uçak süresi 3 saate yaklaşık olunca oyalamak biraz zor olsa da yine de bir problem çıkmadı. 

Özellikle iniş ve kalkış sırasında sakız çiğnettik, arada bir kaç şey yedi. Aktivite kitabına baktık, biraz çizim yaptı ama asla uyumadı:))

Önceki uçuşun çok uzun bir kısmında uyuduğu düşünülürse, bence tüm bu süreç boyunca uyumayan bir 4.5 yaş için fazlasıyla başarılı geçirdi bu süreci. 

Dönüşte ise havaalanına uçuştan yaklaşık 3.5 saat önce vardık. Buradaki tek problemi ise güvenlikten geçmeye çalışırken yaşadık. Nedenini tam çözemediğimiz bir sebepten (yine kalabalık ve kaybolma korkusu olduğundan şüphelendik) Atlas bir türlü montunu çıkarmak istemedi. Hal böyle olunca ikna etmeye çalıştık ama ikna olmayıp bağırmaya başlayınca, bana direnmesine rağmen bir şekilde montunu çıkardım. O arada kontroldeki güvenliklerden biri Türk çıktı ve Atlas’a seslenince biraz da dikkati dağıldı ve bir şekilde geçtik. Sonrasında ise bir problem yaşamadık. Havaalanı ve uçakta olduğumuz sürece havaalanından ücretsiz aldığımız bulmaca kitapçığı ve tabletle oyalandı.

Hiç anlamadığı bir dilde, çok büyük bir alanda ve büyük kalabalıklarda olmak sadece bir çocuk için değil, hepimiz için fazlasyla yorucu zaten.

Özetle, Atlas’la hem seyahatimiz hem uçak yolculuğumuz gerçekten çok keyifli geçti. Biz bile telaşlı, heyecanlıyken onlardan sakin kalmasını beklemek gerçekten büyük bir hata olur sanırım. Bir dahaki yolculuğumuzu heyecanla bekliyorum, umarım bu defa 3.5 yıl ara vermek zorunda kalmayız:)

Seyahatle ilgili sorularınız var ise buradan veya instagram üzerinden bize yazabilirsiniz.

İyi tatiller!

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir