BONUS: Amalfi kıyılarında bir hafta – Capri Adası
Balayı için gittiğimiz Amalfi kıyılarında geçirdiğimiz bir haftanın son durağı Capri Adası oldu. Capri Adası’na Amalfi ve Ravello ziyaretimiz gibi günübirlik gitmeyi tercih ettik. Bu yazıyı da BONUS olarak düşünebilirsiniz çünkü adada çok uzun süre kalmadığımız için konaklama ve yeme-içmeden ziyade nereleri gördüğümüzden bahsettik.
Umarım keyifle okursunuz 🙂
NASIL GİTTİK?
Positano yazısında bahsettiğimiz üzere, Capri’ye gitmek için tercihen en az 1 gün önce (bu bölgenin kalabalık olduğu tarihlerde 2-3 gün önceden ayarlamakta fayda var) feribot biletlerinizi 17-18 euro gibi bir fiyata alıyorsunuz ve programdaki gün ve saatte limanda yerinizi alıyorsunuz.
Aynı anda bir kaç farklı şirketin feribotları Capri’ye doğru yola çıkıyor ve siz de başta hangi feribotun sizinki olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Bir süre sonra saat yaklaştığında deli gibi bir kalabalıkla feribota düşmeden bindiğiniz an Capri için hazırsınız demektir:)
Bu arada Capri’ye sadece Positano’dan değil bir çok lokasyondan ulaşım mümkün. Salerno, Sorrento, Napoli ve Amalfi’den de Capri’ye gelebilirsiniz. Özellikle Capri Adası’nda tatil yapacaklar için uçaktan indikten sonra Napoli üzerinden gelmek de bir diğer alternatif olabilir.
Hani Ankara’nın en güzel yanı İstanbul’a dönmesidir derler ya, bizim için de Capri’ye gitmenin en güzel yanı Positano’ya varması gibi oldu 🙂 Zira denizde şöyle bir geri çekilip Positano’nun manzarasını izlemek inanılmaz keyifli.
Yaklaşık 1 saat süren yolculuk süresince, gördüğünüz ada veya adacıkları Capri Adası zannedebilirsiniz ama inanın Capri’ye geldiğinizde o gördüklerinizin ada değil sadece minik kayalar olduğunun farkına varacaksınız.
Capri Adası’na geldiğinizde, indiğiniz iskelenin numarasına dikkat edin. Dönüşte yine aynı iskeleden feribota bineceksiniz, aynı anda bir çok feribot yanaştığından kafanız karışabiliyor.
NERELERİ GEZDİK?
Bizim gibi çok fazla araştırma yapmadan kafasına göre gezen kişiler için Capri’de indiğiniz anda ne yapacağız nereyi gezeceğiz diye paniğe kapılmak normal. Varış noktanız bir çok hediyelik eşya dükkanı, dondurmacı ve restoranlarla çevrili bir alan ve buraya “Marina Grande” deniyor. Bilgi noktası aradık ama başta bulmak biraz zor oldu o nedenle öncelikle karşımıza çıkan şu haritadan yararlandık. Yararlandık derken aslında sizin de göreceğiniz gibi harita İtalyanca ve elle çizildiğinden anlaması biraz zor. Ama adanın ne tarafında neler var en azından bize o bilgiyi vermiş oldu.
Bu arada Capri Adası iki yerleşim noktasından oluşuyor, Capri ve Anacapri. İkisi arasında otobüslerle, üstü açık taksilerle seyahat etmek mümkün. Bu 2 bölümde de toplam 20den fazla gezilecek yer mevcut aslında. Biz gezdiğimiz noktaları aşağıda paylaşıyoruz.
Capricapri Adası Haritası
Biraz bu haritaya bakarak biraz da motorlardan inen insanların gittiğini yöne bakarak, ilk olarak tepeye yani “La Piazetta Meydanı“na Capri’nin merkezine çıkmaya karar verdik. Karar verdiğimiz o anda da upuzun füniküler kuyruğunu görmüş olduk. Füniküler bileti kişi başı 1,8 EUR bu arada. Ne kadar uzak olabilir ki diye düşündük ve yukarı doğru yürümeye başladık. Başlangıçta limon ağaçları ve trafiğin olmadığı sokaklarda yürümek bize keyifli gelmişti. Ancak yavaş yavaş sıcaklığı hissetmeye başlayınca ve tramvayın kısa sürede vardığı noktaya yarım saatten uzun sürede çıkınca biraz canımız sıkılmadı değil 🙂
Füniküler ve otobüslerle ilgili ulaşım bilgileri için tıklayın.
Bu arada yollarda nerede olduğunuzu, bir sonraki noktaya kaç dk’da varabileceğinizi ve etrafta gezilecek noktaları gösteren panolar mevcut. Biz onları takip ede ede La Piazetta’ya vardığımızda ilk olarak adanın haritasını bulmaya çalıştık ancak turist bilgi kısmında ne yazık ki İngilizce harita kalmamıştı. Biz de en azından rotayı anlamak ve nasıl gideceğimizi çözmek için italyanca haritaya razı olduk.
Capri’nin merkezi sayılabilecek bu kısım aslında biraz kalabalık, burada bir çok restoran, cafe ve alışveriş yapabileceğiniz lüks markaların mağazalarını bulmanız mümkün. Biz orada burada dolanırken günün büyük bir kısmını mağazalarda geçirenler de az değildi doğrusu 🙂 O kadar yorulmuşken ve ben de dondurmayı çok sevdiğimden bir dondurma molası verelim dedik. Ancak yine Positano’da olduğu gibi hayal kırıklığına uğradım dondurma konusunda 🙁
La Piazetta Meydanı
Biraz dinlendikten ve kendimize geldikten sonra kalabalığın arasında etrafı turlamaya başladık. Kısıtlı zamanımız olduğundan dolaşa dolaşa, Marina Grande’ye göre adanın diğer tarafına denk gelen Marina Piccola‘ya gitmeye karar verdik. Hava Nisan sonuna göre oldukça sıcaktı ve biz de Positano’nun aksine burada denize giren insanların olduğunu umarak biraz da heyecanlı yürümeye başladık. Buraya ulaşmak için evlerin bahçelerinin arasından ve dar sokaklardan geçiyorsunuz. Oldukça keyifli ama yine de uzun süren bir yürüyüşün ve de merdivenlerin ardından Marina Piccola’ya varıyoruz. Tüm ara sokakların fotoğraflarını en alttaki galeride bulabilirsiniz.
Sevimli ve küçük bir plaj Marina Piccola. Arkanızda dağlar, önünüzde ise turkuaz rengi bir deniz. Geldiğiniz noktanın sağ tarafında ücretsiz ve gidip oturabileceğiniz, denize girebileceğiniz kumsalı var, bir de şemsiye ve şezlongları olan kayalıkların arasında bir plaj mevcuttu. Sol tarafta ise yine daha büyükçe işletmeler vardı ancak henüz deniz sezonu sayılmadığından o kalabalık, şemsiye dolu halini biz göremedik.. Denizin rengi o kadar güzeldi ki bir an önce denize girmek için can atıyorduk ancak dikkatimizi çeken bir şey oldu yine ve biz vazgeçtik. Çünkü denizde kimse yoktu, bir iki kişi de sadece beline kadar suya girip geri çıktı. Positano’daki tedirginliği yaşadığımızdan denize girmekten vazgeçtik. Hava o kadar güzeldi ve biz de yorulmuş ve sıcaklamıştık ki, denize girmeye can atıyorduk. Girmediğimize pişman olduk mu derseniz, birazcık 🙂
15-20 dk denize girmekle girmemek arasındaki kararsızlığın ardından rotamızı Porto di Tragara yönüne çevirdik. Amacımız biraz da Capri’nin simgesi haline gelen Faraglioni Kayalıkları’nı daha yakından görmekti. Yürümeye başlamadan önce çekildiğimiz Marina Piccola’dan bile Kayalıklar bu kadar güzel görünüyorken, yaklaştıkça çok daha güzel manzaralar göreceğimizden çok emindik!
Giardini di Augusto yani Agustos’un Botanik Bahçesi’ne doğru ilerlemeye başladık, burası ile Marina Piccola’yı birleştiren tek bir yol var zaten: Via Krupp! Via Krupp’a varmak için ise yine Via Marina Piccola üzerinden kıvrımlı yollarda ilerlemeye başlıyorsunuz. Tam Via Krupp’a yaklaşmıştık ki….
Marina Piccola – Arkada Faraglioni Kayalıkları
Aslında biraz bizim araştırmamış olmamızdan kaynaklanıyor. Siz siz olun Agustos’un Bahçesini ziyaret etmek için Via Krupp yolundan geçmeyi hayal bile etmeyin! Çünkü yol bir kaç yıl önce maalesef tepelerden düşen kaya parçaları tehlike arz ettiği için kapatılmış. Biz tabi ki bunu tel örgülerle ve kilitli kapılarla karşılaşınca anladık ve gittiğimiz yoldan geri Marina Piccola’ya dönmek zorunda kaldık. Moralimiz o kadar bozuldu ki Ağustos’un Bahçeleri’ne başka güzergahtan gitmekten de vazgeçtik ve hedefimizi Anacapri olarak belirledik.
Daha fazla yürümeye dermanımız kalmayınca hemen biletlerimizi kaptığımız gibi otobüsün saatini bekledik ve Capri Merkezi’ne geri döndük. Belirttiğimiz gibi dilerseniz üstü açık taksilerle yaklaşık 20 – 30 euro’ya rüzgarı hissede hissede de istediğiniz noktaya gidebilirsiniz ama biz sadece 2 kişi olduğumuzdan otobüsleri tercih ettik. Otobüs için bir kaç farklı bilet seçeneği bulunmakta. Tek, süreli veya günlük bilet alabilirsiniz. Aslında Anacapri’ye Marina Piccola’dan da direkt gitmek mümkün ancak biz Capri’ye dönüp oradan gittik. Capri’ye yaklaşık 10 dk gibi kısa bir sürede varıyorsunuz. Capri ile Anacapri arasında yol 15 dk sürüyor ve giderken gördüğünüz manzara mükemmel!
Baştaki fotoğraf da bu otobüs yolculuğu sırasında çekilen bir fotoğraflardan biriydi. Otobüs yolculuğu sırasında öyle uçurumlardan geçiyorsunuz ki hem fotoğraf çekmeye can atıyor hem de sanki azıcık sağa eğilsek otobüs devrilecek gibi bir hisse kapılıyorsunuz 🙂
Anacapri, Capri kadar kalabalık değildi, lüks mağazalar yerine lokal bir kaç mağaza, hediyelik eşya dükkanları vardı. Daha sakin, daha ferah hatta bu haliyle daha bir ada hayatını yansıtıyor diyebiliriz 🙂
Anacapri’de zamanımız çok da kısıtlı idi bu nedenle altta gördüğünüz haritadan ana noktalarımızı belirleyip sokaklar dolaşmaya başlıyoruz.
Anacapri merkez haritası
Sağımızda Casa Rosso‘yu görüyoruz,daha pastel tonlardaki sokaklarda direk dikkatleri üzerine toplayan kıpkırmızı bir bina, vakit olmadığından müzeyi gezmeden yolumuza devam ediyoruz. “Chiesa Monumentale Di S. Michele” ve Chiesa di S. Sofia‘ya uğrayıp sokaklardan birine sapıyoruz, sakin sakin yürümek hoşumuza gidiyor adanın bu kısmında. Son olarak ise oyun oynayan çocukların arasında Piazza Edwin Cerio‘dan geçerek ara sokakların birinin sonunda gördüğümüz bir cafe’de birer sandviç atıştırıp otobüs duraklarına geri döndük.
Mavi mağara da dahil olmak üzere malesef detaylı gezemediğimiz yada içine giremediğimiz bir çok yer oldu ama bize Capri Adası’nda yaptığımız bu tur yetti de arttı bile 🙂 Ancak bildiğimiz kadarıyla mağaralar için ve Mavi Mağara olarak geçen Blue Grotto için düzenlenen tekne turlarına katılabilirsiniz.
Dönüşün en can sıkıcı kısmı ise otobüs kuyruğunda beklemek oldu. Tam bir çiftle taksi ile gitmek için anlaşmak üzereydik ki gelen Capri otobüsüne atladık ve Capri’den de 2. kez otobüse binerek Marina Grande’ye geri döndük ve feribota binerek Positano’nun yolunu tuttuk ve Positano’yu denizden görmenin tadına vardık…
Bu arada beklemeyi ve kalabalığı göze alırsanız Anacapri’den Marina Grande’ye direkt otobüs seferleri de mevcut.
Positano ile Amalfi ve Ravello yazılarımız için üstlerine tıklamanız yeterli 🙂