
Atlas’la ilk kamp deneyimi- Cunda Adası, 2019
Hani derler ya, “biz çocuğa uymayalım, çocuk bize uysun” hah işte o bizim için ufaktan yalan oldu 🙂 Yani biz her gittiğimiz yere taşıyalım, kafamıza esti hadi şuraya gidelim falan yapamıyoruz yalan yok. Eşyasıydı, bilmem nesiydi, biraz üşeniyoruz doğrusu 🙂
Yine de bu demek değil ki, hiç bir yere gitmeyip, hayatımızdan komple vazgeçeceğiz. Biz de elimizden geldiğince yapmayı sevdiğimiz bazı şeylere ufak ufak Atlas’ı da dahil etmeye başladık. 5 günlük güzel bir yurt dışı seyahati gerçekleştirdik mesela. Otobüsle şehirler arası yolda gittik vs.
Onun dışında zaten Atlas 2 aylık yoktu Assos’a gittiğimizde ve 2.5 aylıkken denize girmeye, deniz kenarında olmaya alışkın bir bebek oldu.
En çok heves ettiğimiz şeylerden biri birlikte bisiklete binmek, diğeri ise kamp yapmaktı. Henüz uzun bir tur olmasa da, bisiklet hayalimizi kısmen gerçekleştirdik:
Annecy Gölü çevresinde bebekle bisiklet turu
Sıra çadır yapmaya gelince, çok heyecanlandık, yanımıza dünyanın şeyini aldık. Hepsini tek tek sıralamayayım, yanımıza tatile giderken Atlas için ne alıyorsak, ekstradan yatarken kullandığı uyku tulumunu ve J.J. Cole Bundle me puset tulumunu aldık. Ki ihtiyaç da duymadık pek çünkü hava çok soğuk olmadı.
Mesela şu linkte yanımızda neler götürüyoruz onu anlatmıştık:
Atlas’la ilk yurt dışı tatil deneyimi
Onun dışında biz de kampa giderken yanımıza ne alıyorsak onları aldık, ekstra bir ekipman götürmedik.
Yalnız bu kampta ilk kez bir kaç sene önce Decathlon’dan aldığımız çift kişilik şişme yatağı ve uyku takımını kullandık. Böylelikle Atlas aramızda yatmış oldu ve hem üşümediğinden hem rahat olduğundan emin olduk.
İlk gün saat 19:30’u geçiyordu zaten kamp alanına gittiğimizde. Normalde kamp yapacağımız zaman bu sefer olduğu gibi camping’leri tercih etmiyoruz ancak Atlas olduğu için, hem kolay ulaşılabilen, denize yakın, tesisin olduğu bir yerde olmanın bizim ilk birlikte kamp denememiz için uygun olduğunu düşündük.
Gider gitmez çadırımızı her zamanki gibi kurduk, yatak ve uyku tulumunu yerleştirdik, eşyalarımızın da bir kısmını (ihtiyaç duyduklarımızı) çadırın içine, kalanını arabada muhafaza ettik. Tabi ki çadırı kurarken biraz salça oldu ama çok da problem olmadı, akşam yemeğini kamp alanındaki restoranda yedik, Atlas’a da yemeğini yedirdik.
Zaten o kadar yorgunduk ki, yemekten sonra hemen çadıra döndük. Çadırda Atlas’la ilk gece, ben endişelenmekten sürekli uyansam ve uykusuz da kalsam problemsiz geçti. Atlas neredeyse bütün gece deliksiz uyudu, sabah da 05:45 sularında açık havada uyumanın verdiği müthiş enerjiyle uyandı 🙂 Sonrasında ise azıcık daha uyuyup geri kalktı ve oyuncaklarıyla oynamaya başladı.
Sabah Cunda’da gezmek istediğimiz için kahvaltımızı merkezde yapmaya karar verdik. (Atlas için sabah kampta yumurtasını haşlamıştım, kahvaltısını yanımıza aldık yani 🙂 Kahvaltıdan sonra türk kahvesini de yudumladıktan sonra ver elini Cunda Sokakları. Başta yanımızda puseti olsa da sonra onunla zorlanacağımızı anlayıp puseti arabaya bırakıp, kanguruda taşımaya başladık. Sokakları ve Koç Müzesi’ni gezdikten sonra marketten biraz alışveriş yapıp doğru kamp alanına gittik.
Atlas deniz kenarında biraz kumlarla oynadıktan sonra (Assos’ta kumsal taşlık olunca :))
Öğleden sonra uykusunu uyuması için çadıra getirdik, onu yatırdık ve biz çadırın önünde keyif yaptık. Uyandığında hem kamp alanından getirdiğimiz sigara böreklerini hem de kendi atıştırmalıklarından yedi Decathlon’dan aldığımız kamp sandalyesine kurulup.
Akşam olduğunda ise yine yemek yemek için adanın merkezine geçtik. O dönem Atlas sadece mama yediği için akşamları, restoranlardan sıcak su istemek yeterli oluyordu. Biz yemeğimizi yerken, ona yemeğimizden minik lokmalar verdik ve mamasını yedirdik. Uyku saati geldiğinde de (arnavut kaldırımlı sokaklarda pusetle gezmek çok zor bence) çadırımıza döndük. İkinci gece, çadıra sinek girdiği için, Atlas arada uyandı ama yine de bizden iyi uyuduğu kesin 🙂
Ertesi sabah için biraz hazırlık yapmış ve kahvaltı için biraz malzeme getirmiştik çadıra. Böylece sabah olunca yumurtalarımızı haşladık, kahvaltımızı hazırladık. Kahvaltıyı ettikten bir süre sonra da deniz kenarına gittik ve orada vakit geçirdik.
Sonra da yine Atlas’ı sürekli oyalamaya ancak çadırdan da uzak tutmaya çalışarak çadırımızı topladık ve geri dönüşe geçtik.
Özetleyecek olursak beklediğimizden çok daha keyifli, rahat bir kamp yapmış olduk. Atlas’ın çadıra bu kadar çabuk adapte olacağını, rahat edeceğini tahmin etmiyorduk. Çocuklar bazen beklediğimizden çok daha rahat adapte olabiliyorlar her şeye. Hem de zaten her şeyin onlar için yeni olduğu düşünülürse, siz ne verirseniz, ne gösterirseniz, nasıl yaşarsanız onu öğrendikleri, benimsedikleri, öyle bildikleri bir gerçek.
Keyifli seyahatler diliyorum!

