
Amalfi Kıyılarında bir hafta: Günübirlik Amalfi & Ravello
Bir haftalığına İtalya kıyılarına gidip de Amalfi ve Ravello’yu görmeden olmaz diye düşündüğümüzden, gezimizin 4. gününde Amalfi’ye giden “Sita Bus”lerden birine kendimizi attık ve İtalya’nın dolambaçlı ve dar yollarından geçerek yaklaşık 45-50 dk sonra Amalfi’ye vardık. Amalfi’ye doğru giderken sahilde irili ufaklı köyleri ve evleri görmeniz mümkün.
NASIL GİTTİK?
Positano yazımızda nasıl gidebileceğinizden bahsetmiş olsak da, yine de kısaca bilgi vermek isteriz. “Sita Bus” Sorrento – Amalfi arasında çalışmakta olan bir hattır ve ister direkt Sorrento’dan geçin, ister Positano’dan gidin bu otobüslerle rahatlıkla Amalfi’ye ulaşmanız mümkün. Günübirlik gitmeyi düşünüyorsanız en azından 24 saatlik biletlerden almak, size seyahati daha uygun hale getirecektir. Bu arada bu otobüslerde koltuk seçimi olmadığını söyleyelim yani yolculuğunuz boyunca oturarak mı yoksa ayakta mı gideceğiniz tamamen şansınıza kalmış 🙂
Positano yazısını okumak isteyenler için…
Positano – Amalfi yolu üzerindeki koylardan biri
NERELERİ GEZDİK?
Biz Amalfi’ye vardığımızda ilk olarak Ravello’ ya gidip, dönüşte Amalfi’ yi gezmek istedik. O nedenle indiğimiz yerden yani Amalfi Limanı‘ ndan hemen otobüse binerek yaklaşık 25 dakikada Ravello’ya vardık. Ravello’ya giderken yine Sita Bus biletlerinizi kullanabilirsiniz. Aslına bakarsanız, yol sadece 7 km civarında ancak gidince göreceksiniz ki Ravello’ ya giden yolun bir bölümü ancak tek bir aracın geçebileceği genişlikte. Bu nedenle bir süre karşıdan gelen araçların geçmesini bekliyor, ancak sizin için yeşil ışık yandığında yola devam edebiliyorsunuz. Eğer karşıdan art arda gelen arabalar varsa bu süre birazcık uzayabiliyor 🙂
Ravello’ya vardığınızda otobüsten iner inmez görünen manzara
Merak edenler için, Ravello’nun UNESCO dünya mirası listesinde olduğunu belirtelim. Çok büyük olmayan, sevimli ve gezmesi keyifli bir kasaba. Otobüsten iner inmez birazcık ilerleyince kocaman meydanına varıyorsunuz.
Yalnız bizim en sevdiğimiz yanı, ismi “Villa Rufolo” olarak geçen, 13. yüzyılda Rufolo ailesi için inşa edilmiş olan yapı oldu. İçeri giriş için kişi başı 5 euro ödedik. (Villa Rufolo ile ilgili daha fazla detay için tıklayın…)
Villa Rufolo büyükçe bir alan içinde yer alan 14 kısımdan oluşuyor. Yapıların, Arap , Sicilya ve Norman mimarisinden etkilendiği söyleniyor. Bu yapının bazı kısımları zamanla yok olmuş, bazı bölümleri ise sonraki dönemlerde inşa edilmiş. Bunların içinde en beğendiğimiz ise bir çok bitki çeşidini ve rengarenk çiçekleri barındıran bahçeleri oldu. Villa Rufolo ve bahçeleri zaman zaman konserlere, Ravello Festivali gibi festivallere de ev sahipliği yapmakta. Eğer festival zamanı gitmek isterseniz, festivalin linki…
Daha fazla görsel detay için Villa Rufolo’ya ait bazı fotoğrafları aşağıya ekledik.
Villa Rufolo’dan fotoğraflar
Keyifli ve bol fotoğraflı geçen Villa Rufolo turumuzun ardından, Ravello sokaklarında gezmeye başladık. Sokaklarda pek çok cafe, dondurmacı ve hediyelik eşya dükkanlarını görebilirsiniz. Buradaki dükkanlarda çoğunlukla limon deseni işlenmiş kocaman seramik tabaklar, vazolar hatta masalar görebilirsiniz. Gezimize, Ravello’ya gelir gelmez ilk gördüğümüz yapılardan biri olan Duomo Katedrali ile devam ettik. Hatta Amalfi’ye doğru yola çıkmadan önce, katedralin merdivenlerinde küçük bir mola verdik.
Ravello’da daha çok vakit geçirmek isteyenler, Villa Cimbrone’nin bahçelerini de ziyaret edebilirler. Biz tercihimizi Rufolo’dan yana yaptık.
Ravello – Amalfi arasında gidip gelmek için tek bir otobüs var, o nedenle aşağıya yani Amalfi’ye inebilmek için otobüsümüzün gelmesini bir süre bekledik. Yalnız hop-on hop-off otobüsler, sita bus’lara göre daha sık gelip gidiyor, beklemekten sıkılırsanız bu otobüsleri de kullanabilirsiniz. Bu arada tüm otobüsler indiğiniz noktadan kalkıyor, zaten oluşan otobüs kuyruğu size doğru yeri gösterecektir 🙂
Ravello’da sadece dondurma ile yetindiğimizden, Amalfi’ye iner inmez bir şeyler atıştıracak bir yer arayışına girdik. Biz de detaylarını birazdan paylaşacağımız cafe’de bir şeyler yedikten sonra Amalfi’yi gezmeye başladık. Yemek yediğimiz yerin hemen önünde orta büyüklükye bir plaj vardı, mevsimden dolayı olsa gerek denize giren kişi sayısı az olmakla birlikte, güneşlenenler, uzanıp havanın keyfini çıkaranlar, oyun oynayan çocuklar güneş etkisini yitirene kadar plajda takıldılar.
Plajdan uzaklaşıp kasabanın içine doğru giderken, labirent gibi biraz karışık ve dar sokaklardan geçtik, aslında Amalfi’nin merkezi haricindeki bazı sokakları o kadar dar ki tüneli andıran havası var. Oralardan geçip, müzik okulunu dışarıdan gördükten sonra merkezine yani “Piazza Duomo“ya vardık. Aklınıza öyle çok büyük bir meydan gelmesin, aksine ufak, ama hemen dibindeki katedralin merdivenlerine oturup seyretmelik bir yer. Her köşesinde cafeler ve çok şirin dükkanlar var.
Katedral ve çevresinden görüntüler
Aslında meydan olarak tasvir ettiğimiz yer şu 3. fotoğrafta tam kafamızın arkasında görünen alan kadar. Bir kenarında Fontana di sant’andrea yani St. Andrea Çeşmesi var ve meydanın yarısını da St. Andrea Katedrali’nin merdivenleri kaplıyor 🙂 Dokuzuncu yüzyılda yapılmış olan bu katedralin hem içinde hem de dışındaki süslemeleri göz alıcı. Başta o merdivenler gözünüzü korkutuyor ancak çıkınca hem katedralin içini hem de meydanı o yükseklikten gördüğünüz zaman bütün yorgunluğunuzu unutuyorsunuz.
Katedrali ve meydanı arkamızda bırakıp içerilere doğru yürümeye devam ettik, ana sokakları da ara sokaklar gibi dar ve belli noktalarda sokağın her iki yanındaki evleri birleştiriyormuş gibi görünen köprüler ve hatta kimisinde o köprülere kurulmuş evler var. Amalfi kıyılarında dolaşırken ayrı bir zamanda yaşıyormuşsunuz hissini Amalfi sokaklarında da fazlasıyla hissedebiliyorsunuz. Yalnız bu sokaklarda yürürken dikkatli olmakta fayda var çünkü sokaklarda ayrıca bir kaldırım yok ama motorsikletler hatta arabalar geçiş yapabiliyor.
Malesef bir kaç müze olduğunu duymamıza rağmen Positano’ya geri döneceğimizden, bu ziyaretimizde uğrayamadık.
Dönmeden önce, bizim gibi minik heykelcikleri sevenlerin ilgisini çekeceğini ve görmek isteyeceğini düşündüğümüz ancak adı şu an aklımıza gelmeyen küçük bir çeşme çıktı karşımıza. Üzerinde yüzlere minik insan ve hayvan figürleri var. Üzerindeki minik figürleri incelemek biraz vakit aldı doğrusu:)
Bu çeşmenin bu bölgenin bir tasviri olması muhtemel, zira üzerine yerleştirilmiş minik heykeller de rastgele değil, çalışan, hayvanları otlatan, su taşıyan, duvar ören insanlar var.
Bu çeşmeyi de gördükten sonra, Sita Bus’ların kalktığı sahile doğru ilerledik ve Positano’ya dönmeden önce limanda kısa bir yürüyüş yaptık ve bol bol fotoğraf çekip buranın tadını çıkardık.
NE YEDİK?
Biz Ravello dönüşü acıktığımız için neredeyse gördüğümüz ilk yere girip oturduk diyebiliriz. Gran Caffee Amalfi, hemen plajın üst kısmında denizi ve Amalfi’yi izleyebileceğiniz şekilde masaları olan bir cafe. Hava şansımıza çok soğuk değildi o nedenle dışarıdaki masalardan birine oturabildik. Karnımızı çok doyurmamak adına bira ve pizza söyledik. Cafe’nin mutfak kısmı yolun karşısında olduğu ve fazlaca masa olduğundan mıdır bilinmez servis çok yavaştı. O nedenle önerim, illa ki deniz manzarası eşliğinde yemek yemek gibi bir isteğiniz yoksa, Piazza Duomo’daki onlarca cafe’den birinde oturup etrafı izlemek çok daha cazip olabilir.
Biz günübirlik geldiğimiz için hızlıca belli başlı yerleri gezip döndük, başka şeyler yemeye, içmeye çok vaktimiz olmadı. Ancak çikolata, limoncello almak veya tatmak istiyorsanız bir çok yer mevcut burada. Aynı zamanda bol miktarda seramik ve farklı baharat karışımları, biberler, limonlar satan dükkanları her 5-10 adımda bir bulmanız mümkün.
Sanırım biz Napoli’yi gezmek için İtalya’ya geldiğimizde hem çok keyifli geçen bu balayımızın anısına hem de silindiği için çok üzüldüğümüz GoPro fotoğraflarını tekrar yakalayabilmek adına bir kez daha bu bölgeyi gezeceğiz 🙂

